11 Eylül 2017 Pazartesi

Yeni doğan Retinopatisi-ROP

Prematüre retinopatisi (ROP) düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülen retinal damarların anormal proliferasyonuna bağlı oluşan ve patogenezi tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır. ROP çocukluk döneminde körlüğe en çok yol açan nedenlerden birisidir.

İlk olarak 1942 yılında Terry tarafından prematüre bebeklerde lens arkasında fibroblastik doku ve kan damarlarının anormal gelişerek körlüğe neden olduğu, "immatür retinada gelişen, proliferatif vitreoretinopati" olarak tanımlanmış, ilerleyen yıllarda bu tablonun neovaskülarizasyon ve buna ikincil komplikasyonlarla kendini gösteren bir vasküler retinopati olduğu ortaya konmuştur.


ROP muayeneleri bebeklerin kalp ve genel durumlarının izlenebildiği, acil müdehaleye uygun ortamlarda yapılmalıdır.


Çocuk ve Göz Sağlığı


Çocuk muayenesinde kritik dönem 0-5 yaş olamakla birlikte muhakkak tüm çocukların doğdukları andan itibaren doktorun uygun gördüğü aralıklarda muayene edilmesi gerekmektedir.


Göz hastalıkları ile ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanan ihmaller sonucu çocuklarımız ileri yaşlarda tedavisi oldukça zorlaşan sorunlarla karşılaşabilirler. Pek çok önemli göz hastalığı küçük yaşlarda ortaya çıkar. Ancak erken teşhis ve doğru tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir.


0-16 yaş grubundaki çocukların gözlerini korumak için;

  • İlk 1 yaşında, okula başlamadan önce, okul süresince düzenli göz muayenesi yapılması gereklidir.

Ancak aşağıdaki belirtilerde vakit kaybetmeden çocuk göz hastalıkları alanında uzman bir göz hekimine (pediatrik oftalmolog) gidilmelidir.

  • Gözde kayma (şaşılık)
  • Takip etmeme
  • Gözde kızarıklık veya sulanma
  • Gözde titreme
  • Bir gözü kısma ya da kapatma
  • Siyah görünmesi gereken göz bebeğinde beyaz ya da puslu renk
  • Cisimleri sürekli gözüne yakın tutma
  • Başını bir yana eğerek bakma
  • Gözlerini sık sık ovuşturma
  • Prematüre doğum
  • Ailede göz tembelliği teşhisi
  • Ailede göz bozukluğu

Gözyaşı Yollarının Hastalıkları

GÖZYAŞI KANALI TIKANIKLIĞI NEDİR?

Gözyaşı bezleri gözleri yabancı cisimlerden korumak, arındırmak ve göze gerekli kayganlığı sağlamak için sürekli olarak gözyaşı salgılar. Gözyaşı, göz üzerinden akarak göz kapaklarımızın iç kısmında bulunan kanallardan gözyaşı kesesine ve burun boşluğundan boğazımıza gider. Bazı durumlarda bu kanallarda tıkanıklık meydana gelir.




GÖZYAŞI KANALI TIKANIKLIĞI NEDEN OLUR?


Gözyaşı kanalı tıkanıklığı enfeksiyon, travma gibi farklı sebeplerle olabilir.

KİMLERDE GÖRÜLÜR?


Her yaşta görülebilmekle birlikte, sıklıkla bebeklerde ve özellikle menopoz sonrasında kadınlarda görülür.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Aşırı göz yaşarması
-Gözde sık sık çapaklanma
-Burun kökünün yan tarafında şişme
-Enfeksiyon, burun köküne baskı uygulandığında göze iltihap akışı
Endoskopik görüntüleme eşliğinde laser ile göz yaşı kanal ameliyatı

9 Eylül 2017 Cumartesi

Şaşılık

Şaşılık, her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini kaybetmesidir. Her bir gözde 6'şar adet göz dışı kas bulunur. Bunların birinde veya birkaçında kuvvet azlığı veya fazlalığı olması şaşılığa neden olur. Bir göz düz bakarken diğeri içe, dışa, yukarı veya aşağı kayabilir. Bazı durumlarda kayma her iki gözde de mevcuttur. Gözlerdeki kayma şaşılığın sebebine göre sürekli ya da geçici süreli oluşabilir. Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Farklı nedenlerle şaşılık oluşabilir.
Şaşılık tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. İlk göz muayenesi için geç kalındığında çocukların gözlerinde estetik problemlerinin yanı sıra ömür boyu sürecek görme azlığısorunları da oluşabilmektedir. Doğumdan hemen sonra ve çocukluk döneminde çocukların göz şikayeti olmasa bile düzenli olarak mutlaka uzman bir göz hekimine muayene olması gereklidir.
Sol gözünde dışa kayması olan hastamızın cerrahi sonrası 1. gün görüntüsü

Şaşılığın Sebepleri
Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Sorunlu hamilelik dönemi, doğumun problemli olması, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılığa yol açabilir. Şaşılık için genetik yatkınlık da söz konusudur. Ailede gözünde kayma olan varsa çocuklarda şaşılığın görülme ihtimali artmaktadır.
Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden göz bozukluklarıdır. Şaşılığa yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma, ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir.
Göz kaslarımızın hareketini yöneten merkez beyindedir, bu nedenle sinirlerde oluşan felçler de gözde kaymalara neden olur. Geçirilen kazalar, kafa travması, ateşli hastalıklar ve ileri yaşta hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi bazı durumlarda göze gelen sinirlerde felçler oluşabilir. Bu şekilde oluşan şaşılıklarda tedavi felcin kalıcı olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Kas felçlerine bağlı gelişen kaymalar çocuklarda göz tembelliği, büyük yaş grubunda çift görmeye neden olabileceği için mutlaka tedavisi gereklidir.

Şaşılık Belirtileri
  • - Gözde paralelliğin kaybolması                           
  • - Göz sulanması
  • - Ağrı
  • - Baş ağrısı
  • - Çift görme
  • - Üç boyutlu görüntünün kaybolması
  • - Bulanık görme
  • - Baş veya yüzün bir yana dönük olması

Bebeklik ve çocukluk döneminde olan kaymaların bir kısmı yalancı kaymalardır. Yalancı kayma, göz kapaklarının ve burun kökünün genişliği ile ortaya çıkan yanıltıcı bir görünümdür. Bu durumun tam olarak aydınlatılabilmesi için mutlaka bir göz muayenesi yapılmalıdır.
Sürekli hep aynı gözün kayması görmenin o gözde daha az olduğunun belirtisidir ve önemlidir. Bu nedenle tek gözünde kayma olan bebek ve çocuklar hemen göz muayenesine götürülmelidir.

Göz Kapağı Hastalıkları

Üst göz kapağı estetik cerrahisini  özellikle üst kapakta oluşan katlantılarda başarılı bir şekilde uygulayabiliyoruz
GÖZ KAPAK SAĞLIĞI
Göz kapağı hastalıkları çok basit görünmekle birlikte tedavi edilmediği zaman ciddi problemlere neden olabilmektedir.


Göz kapağında en çok görülen hastalık alerjik durumlardır. Göz kapağı içerisinde bulunan yağ bezlerinin iltihaplanması sonucunda arpacık, tıkanması sonucunca şalazyon ve kapak kenarı kirpik diplerinde oluşan blefarit diye adlandırılan durumlar göz kapağı rahatsızlıklarındandır. Bir de bunlara ek olarak göz kapaklarında şekil bozukluğu oluşturan hastalıklar vardır. Göz kapağı şekil bozukluğu ptozis adı verilen kapağın düşüklüğüdür. Göz kapağı hastalıklarını oluşturan sebebe göre hastalıkları ilaç veya ameliyatla tedavi etmek mümkündür.
Gözde görülen belirtiler hastalığın sebebine göre değişmektedir. Alerjik durumlarda kaşıntı en belirgin ve kişiyi en çok rahatsız eden belirtisidir. Göz kapağında şişlik, gözün kendisinde yaşarma, kızarıklık ve ağrı olabilir. Eğer arpacık ve şalazyon gibi iltihabi bir durum varsa bunların belirtileri, daha belirgin şişlik ve kızarıklıktır. Kişiyi oldukça rahatsız eden ve ağrılı bir süreçtir. Blefarit belirtisi kapak kenarında kızarıklık ve kaşıntıdır.
Alerjik göz rahatsızlıklarında yapılan tedavi yöntemi bunlara neden olan etkenleri öncelikle ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır. Alerjik reaksiyonlar tamamen dış etkenlere bağlı olarak geliştiği için kişi bunlara maruz kalmadığı takdirde alerjik rahatsızlığı ortaya çıkmaz. Dış etkenlerden uzak kaldığı sürece hiçbir sorunla karşılaşmaz. Toz, polen, tüy alerjik reaksiyonu tetikleyen etkenlerdendir. Tedavide verilen ilaçlar hastalık belirtilerini iyileştirmeye yöneliktir.

7 Eylül 2017 Perşembe

Göz Yırtıkları

Retina gözün içini kaplayan vitreus jeli ile temas halindedir. Sağlıklı bir gözde vitreus jeli homojendir, sıkıdır, retinayı destekler ve retinayı alttaki koroid ve sklera gibi gözün dış kat dokularına doğru iter. Vitre jelinin bu viskoz kıvamı, homojen yapısı bazı özel durumlarda bozulabilir. Yüksek miyop, göz travması, intraoküler inflamasyon gibi hastalıklar vitreus jelinin sıvı kıvama geçmesini kolaylaştırır. Sıvı kıvama geçiş, çatı görevini gören vitreusun destekleyici özelliğini yitirmesine neden olur. Retinaya yapışık olduğu yüzeyden ayrılmaya baslar. Bu ayrılma sırasında bazı durumlarda retinayı çeker ve yırtık meydana gelir. Sıvı kıvama gelmiş vitreusun bu yırtık bölgesinden içeriye girmesi retina dekolmanına neden olur.



Retina Dekolmanı Neden Acil ve Tehlikelidir?

Retina dekolmani körlüğe kadar ilerleyebilecek bir hastalıktır. Retinanın yapışık olduğu tabakadan yırtılarak ayrılması, beslenmesini bozacaktır, hücrelerin ölmesi ile sonuçlanacaktır. Retina dekolmanı makulaya ilerlemesi merkezi görmenin kaybolmasına neden olur. Retina başarılı bir şekilde yerine oturtulsa bile, zaman kaybı olması kaybolan hücrelerin yerine gelmesini imkansız hale getirir. Böyle bir durumda eski görmenin aynen kazanılması en başarılı operasyonda bile imkansızdır.


Retina Yırtığının Tedavisi Nedir?
Retina yırtığının erken saptanması ve retina dekolmanı gelişmeden tespit edilip tedavi edilmesi son derece önemlidir. Retina yırtığının belirtileri ışık çakmaları ve uçuşan cisimlerdir. Bu belirtiler olduğu takdirde, mümkün olduğu kadar çabuk bir retina muayenesinden geçilmelidir.
Eğer muayene sırasında bir retina yırtığı saptandı ise ve bu yırtığın retina dekolmanına sebep olabileceğinden şüphe ediliyorsa tedavi edilmesi gereklidir. Tedavide yırtık laser ile kapatılmaktadır.
Retina Dekolmanı Tedavisi Nedir?
Retina dekolmanı geliştiyse, cerrahi müdahele yani ameliyat gereklidir. Ameliyat yöntemi, retina dekolmanına sebep olan retina yırtığının sayısına, büyüklüğüne, yerine, şekline ve retina dekolmanının süresine göre değişebilmektedir.

Göz İçi Kanamaları

Göz küresinin büyük kısmı, vitreus denilen yumurta akı kıvamında bir sıvı ile doludur. Bu sıvı içine meydana gelen kanamalara göziçi kanama (vitreus hemorajisi) adı verilir. Göziçi kanamalarının birçok sebebi olmakla birlikte büyük kısmı damarsal sebeplerdir. Özellikle şeker hastalığına bağlı gelişen diabetik retinopatinin ileri evrelerinde göziçi kanamaları sıktır. Bunun dışında retina damarlarında meydana gelen tıkanıklığın ardından da gelişebilir. Erken doğuma bağlı retina damarlarının gelişmemesi sonucunda, retina yırtığı varlığı ile birlikte, dolaylı ya da direkt travmaya bağlı, lösemi gibi sistemik hastalıklarla da ortaya çıkabilir. 

Göziçi kanamalarının en sık sebepleri aşağıda sıralanmıştır:
Diabetik retinopati (%32-54)Retina yırtığı ile birlikte (%12-44)Arka vitreus dekolmanı (%4-12)Retina dekolmanı (%7-10)Orak hücreli anemi (%1-6)Retinal makroanevrizma (%1-7)Yaş tip sarı nokta hastalığı (%1-5)Kafaiçi kanamalar ile birlikte (%1)Travma (%12-19)Retina ven tıkanıklığı (%4-16)


GÖZ İÇİ KANAMANIN BULGULARI NELERDİR?
Göz içi kanaması olan kişiler genellikle görme bulanıklığı, uçuşan cisimler, görmede dumanlanma, ışığa hassasiyet ve gölgelenme şikayeti duyarlar. Kanamanın yoğunluğuna göre bu şikayetler değişebilir. Hafif bir kanamada uçuşan cisimler ön planda iken orta derecede bir kanamada gölgelenme, yoğun kanamada görme azalması ön plandadır.
Gözde ağrı, göz içi kanamaya genellikle eşlik etmez. Ancak, komplikasyon olarak glokom (göz tansiyonu artışı) meydana geldiyse ya da bir travma söz konusuysa ağrı eşlik edebilir.
Göz içi kanamasında ultrasonografi oldukça yardımcı bir tanı yöntemidir. Kanama genellikle retina muayenesini imkansız hale getirir. Bu durumda ultrasonografi kanamanın yoğunluğu, retina ile ilişkisi, ve daha da önemlisi retinada yırtık ya da retina dekolmanı ile birlikte olup olmadığı hakkında fikir verir. Eğer erken dönemde vitrektomi ameliyatı ile kanamanın temizlenmesi düşünülmüyorsa sık aralarla ultrasonografi yapılmalıdır.

GÖZ İÇİ KANAMASININ TEDAVİSİ NEDİR?
Kanamanın tedavisi, altında yatan sebebe göre değişmektedir. Eğer sebep retina yırtığı ya da retina dekolmanı ise, acil olarak cerrahi ve/veya laser tedavisi gereklidir. Eğer diabet gibi sistemik bir damarsal hastalıktan dolayı meydana geldiyse baş yukarıda/ dik istirahat uygulanarak 1-2 haftada bir yapılacak sık kontrollerle takip edilmeli, 1-2 ay gibi bir sürede açılma olmadığı takdirde vitrektomi denilen kanama temizleme ameliyatı uygulanmalıdır.
Bu arada hastanın diabet, hipertansiyon ve kan hastalıkları gibi sistemik hastalıklar yönünden konsültasyonları yapılmalı, bu konudaki kan değerleri normalleştirilmelidir.
Makula denilen görme merkezinin sağlıklı olduğu durumlarda uygulanacak cerrahi sonrası görme kazancı da oldukça yüz güldürücüdür. Ancak diabetik retinopati, yaşa bağlı makula dejeneresansı gibi makulayı etkileyen hastalıklarda görme beklentisi nisbeten daha sınırlıdır.
Şeker hastalığına bağlı göz içi kanaması nedeniyle cerrahi yaptığımız hastam ile yıllar sonra...


Göz Tansiyonu (Glokom)

Halk arasında "Göz Tansiyonu" ya da "Karasu Hastalığı" olarak bilinen glokom, göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesidir. Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır. Kendini hastalığın en son aşamalarında fark ettiren sinsi bir hastalık olan glokom, geç tanı konulduğunda görme sinirinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlar oluşturabilmektedir.


Glokom Kimlerde Görülür?
Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir; ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom olabileceği anlamına gelmez.
40 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır.
Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler hastalığa karşı daha hassas hale gelebilir.
Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riski daha fazladır.
Ciddi göz yaralanmaları göz içi basıncı yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri; retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Bazı göz cerrahileri de ikincil glokom gelişimini tetikleyebilir.
Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır.
Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir.
Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önemlidir.

Ani olarak göz tansiyonu yükseldiğinde oldukça çarpıcı belirtiler ortaya çıkar. Görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözün arka tarafında bulunan şiddetli ağrı en belirgin şikayetlerdir. Fakat ani olarak yükselme az sayıda hastada ortaya çıkar, genel olarak göz tansiyonu yavaş yavaş artar ve bu sayede ağrı çok hissedilmez. Bu yüzden çoğu zaman hastalığı durdurma tedavisi için çoğu zaman geç kalınmış olur.


Katarakt Ameliyatı



Başarılı bir katarakt ameliyatı her zaman yüz güldürür.

Her iki göz katarakt cerrahisinden sonra her iki göz üst kapak cerrahisi mutlu bir sonuç doğurabiliyor.

Katarakt, göz hastalıkları içerisinde en çok görülenlerden biridir, görme duyusunun işlevini tamamen olmasa da, görme kalitesine zarar verecek derecede kaybetmesi en önemli belirtisidir. Tıbbi literatürdeki tanımı; göz bebeği arkasında yer alan şeffaf göz merceğinin şeffaflığını kaybetmesiyle meydana gelen görme bozukluğudur.


Katarakt hastalığının en önemli belirtileri nelerdir?
Hastalığının ilk evrelerinde görmeyle ilgili sıkıntılar yaşanmayabilir. Hastalığın belirtileri ilerleyen evrelerde daha fazla kendisini belli eder. Katarakt hastalığının en önemli belirtisi de, kuşkusuz görme yetisinde meydana gelen kayıplardır. Etrafın çift görülmesi, cisimlerin bulanık veya buğulu görülmeye başlanması, kataraktın önemli bir safhaya geldiğinin habercisidir.
İleri evrelerde kişinin gündelik hayatını olumsuz şekilde etkiler. Renklerin algılanmamaya başlanması, gece görüşün zayıflaması gibi olumsuzluklar araba kullanımının önünde engel teşkil eder. Kişinin uzun süre kitap okuyamaması, gözde ortaya çıkan miyoplukta hastalığın hayata yansıyan olumsuz taraflarıdır.

Kimler katarakt ameliyatı olmalıdır? Ne zaman katarakt ameliyatı olmalı?
Görme bozukluğu kişinin günlük yaşamını aksatacak kadar ilerlediğinde kataraktı ameliyatla alınmalıdır.Eğer katarakt tamamen olgunlaşıp buzlu cam gibi opak hale gelmişse daha acil bir şekilde tedavi edilmelidir. Olgunlaşmış bir kataraktın şişmesi ve hatta göz içinde dağılması bile mümkündür. Bu gibi değişimler,kalıcı görüş kaybı tehlikesi taşırlar.
Doğumsal kataraktlarda ise, görmenin engellendiği her durumda derhal ameliyat yapılmalıdır.Bunun dışında katarakt ameliyatının acilen yapılmasını gerektiren durumlar çok nadirdir.Şunu unutmayalım ki katarakt başladıktan sonra çoğu zaman ilerler. Ama ilerleme hızı genellikle yavaştır ve önceden tayin edemeyiz.Katarakt ameliyatının zamanlamasını hasta tayin etmelidir. Hekime düşen görev, hastanın görme şikayetlerinin ne kadarının katarakta bağlı olduğunu saptayıp hastaya bildirmektir.
Katarakt ameliyatının gerekliliği için görme keskinliği tek kriter değildir. Bir çok hasta, görme netliklerinin düşük olmasından şikayetçi olmayabilirler. Ya da görme netliği iyi olmasına rağmen değişik ışık koşullarında çok rahatsız olduklarını bildirirler. Güneşli günlerde sokakta daha az gördüklerini söyleyen hastalar olduğu gibi, geceleri otomobil farları, sokak lambalarının aşırı parlama ve yansıma yapıp dünyalarını kararttığından yakınan hastalar da çoktur. Kataraktın görsel şikayetlerinden bir tanesi gri tonu ve renkler arasında kontrastın kaybolmasıdır. Bu süreç uzun bir zaman aldığı için iki göz kataraktlarında hasta bu değişimi algılamayabilir. Tümsek ya da çukurların farkına varamaması, merdiven inerken ya da eşik atlarken kaza geçirmelerine neden olabilir. Göz hekimi, hastalarını bu yönden uyarır ve hastasının karar vermesini ister.
Çok beklemiş kataraktların çekirdekleri sertleşeceği ve bağları gevşeyebileceği için ameliyat işlemini zorlaştırabilirler. Çok daha uzun yıllar ameliyat olmayan hastaların, dalında meyvenin çürümesine benzetilebilecek şekilde, kataraktları da çürüyüp göz içi iltihabı yaratma, tansiyonu yükseltlme gibi yan etkiler yapabilme ihtimali vardır. Ancak bu derece olgunlaşmış kataraktlar hastanın görmesini de çok bozmuştur.
Katarakt Tedavisi
Kataraktın, ilaçlarla ya da gözlüklüklerle tedavi edilmesi mümkün değildir. Günümüzde kataraktın tek tedavisi cerrahi müdahaledir. Avrupagöz’ün uzman kadrosu, kullandığı ileri teknoloji cihazlar ve FDA onaylı merceklerle katarakt ameliyatı sorun olmaktan çıkıyor.
  
Fako Yöntemi: Uzman doktorlar tarafından yapılan inceleme sonrasında en uygun ölçülerdeki merceğin göz bebeğinin arkasına yerleştirilmesiyle tamamlanan tedavi şeklidir. Katarakt hastaları için fako yöntemi, ağrısız ve sızısız bir tedavi süreci anlamına gelir. Astigmat oluşum riskini düşürmesi, tedavi sonrasında gündelik hayata hemen dönülebilmesi ve küçük kesiyle tedavinin gerçekleşmesi, fako yönteminin giderek tercih edilebilirliğini artırmaktadır. Doktorun hasta üzerinde genel tetkikleri yapmasından sonra mercek numarası özel cihazlarla ölçülür ve göz bebeği ameliyata hazır bir hale getirilir. Bu aşamada hasta, ameliyat boyunca hareketsiz kalarak, doktorun daha iyi çalışmasını sağlar. Anestezi için göz damlaları kullanır. Böylece ameliyat boyunca kişi, herhangi bir ağrı duymaz. Korneada küçük bir kesi yapılır ve ardından ultrasonik sesler kullanılarak mercek göz içerisindeki küçük parçalara ayrılarak emilir. Daha sonra da katlanır şekildeki mercek göze yerleştirilir. Multifolak (Çok Odaklı Merceklerle) Tedavi: Uzak ve yakın görme bozukluklarını aynı anda tedavi edebilmek için geliştirilmişlerdir. Tedavi sonrasında kişi, gözlük kullanmadan uzak veya yakın cisimleri net bir şekilde görebilir. Tedavide kullanılan mercek, özel geliştirilmiş yapısı sayesinde ışığı farklı odak noktalarında toplayabilmekte ve böylece cisimlerin net bir şekilde algılanmasını sağlamaktadır.
Katarakt cerrahisi ile hem katarakt hemde gözlükten kurtulmak mümkün.