11 Eylül 2017 Pazartesi

Yeni doğan Retinopatisi-ROP

Prematüre retinopatisi (ROP) düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülen retinal damarların anormal proliferasyonuna bağlı oluşan ve patogenezi tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır. ROP çocukluk döneminde körlüğe en çok yol açan nedenlerden birisidir.

İlk olarak 1942 yılında Terry tarafından prematüre bebeklerde lens arkasında fibroblastik doku ve kan damarlarının anormal gelişerek körlüğe neden olduğu, "immatür retinada gelişen, proliferatif vitreoretinopati" olarak tanımlanmış, ilerleyen yıllarda bu tablonun neovaskülarizasyon ve buna ikincil komplikasyonlarla kendini gösteren bir vasküler retinopati olduğu ortaya konmuştur.


ROP muayeneleri bebeklerin kalp ve genel durumlarının izlenebildiği, acil müdehaleye uygun ortamlarda yapılmalıdır.


Çocuk ve Göz Sağlığı


Çocuk muayenesinde kritik dönem 0-5 yaş olamakla birlikte muhakkak tüm çocukların doğdukları andan itibaren doktorun uygun gördüğü aralıklarda muayene edilmesi gerekmektedir.


Göz hastalıkları ile ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanan ihmaller sonucu çocuklarımız ileri yaşlarda tedavisi oldukça zorlaşan sorunlarla karşılaşabilirler. Pek çok önemli göz hastalığı küçük yaşlarda ortaya çıkar. Ancak erken teşhis ve doğru tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir.


0-16 yaş grubundaki çocukların gözlerini korumak için;

  • İlk 1 yaşında, okula başlamadan önce, okul süresince düzenli göz muayenesi yapılması gereklidir.

Ancak aşağıdaki belirtilerde vakit kaybetmeden çocuk göz hastalıkları alanında uzman bir göz hekimine (pediatrik oftalmolog) gidilmelidir.

  • Gözde kayma (şaşılık)
  • Takip etmeme
  • Gözde kızarıklık veya sulanma
  • Gözde titreme
  • Bir gözü kısma ya da kapatma
  • Siyah görünmesi gereken göz bebeğinde beyaz ya da puslu renk
  • Cisimleri sürekli gözüne yakın tutma
  • Başını bir yana eğerek bakma
  • Gözlerini sık sık ovuşturma
  • Prematüre doğum
  • Ailede göz tembelliği teşhisi
  • Ailede göz bozukluğu

Gözyaşı Yollarının Hastalıkları

GÖZYAŞI KANALI TIKANIKLIĞI NEDİR?

Gözyaşı bezleri gözleri yabancı cisimlerden korumak, arındırmak ve göze gerekli kayganlığı sağlamak için sürekli olarak gözyaşı salgılar. Gözyaşı, göz üzerinden akarak göz kapaklarımızın iç kısmında bulunan kanallardan gözyaşı kesesine ve burun boşluğundan boğazımıza gider. Bazı durumlarda bu kanallarda tıkanıklık meydana gelir.




GÖZYAŞI KANALI TIKANIKLIĞI NEDEN OLUR?


Gözyaşı kanalı tıkanıklığı enfeksiyon, travma gibi farklı sebeplerle olabilir.

KİMLERDE GÖRÜLÜR?


Her yaşta görülebilmekle birlikte, sıklıkla bebeklerde ve özellikle menopoz sonrasında kadınlarda görülür.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Aşırı göz yaşarması
-Gözde sık sık çapaklanma
-Burun kökünün yan tarafında şişme
-Enfeksiyon, burun köküne baskı uygulandığında göze iltihap akışı
Endoskopik görüntüleme eşliğinde laser ile göz yaşı kanal ameliyatı

9 Eylül 2017 Cumartesi

Şaşılık

Şaşılık, her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini kaybetmesidir. Her bir gözde 6'şar adet göz dışı kas bulunur. Bunların birinde veya birkaçında kuvvet azlığı veya fazlalığı olması şaşılığa neden olur. Bir göz düz bakarken diğeri içe, dışa, yukarı veya aşağı kayabilir. Bazı durumlarda kayma her iki gözde de mevcuttur. Gözlerdeki kayma şaşılığın sebebine göre sürekli ya da geçici süreli oluşabilir. Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Farklı nedenlerle şaşılık oluşabilir.
Şaşılık tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. İlk göz muayenesi için geç kalındığında çocukların gözlerinde estetik problemlerinin yanı sıra ömür boyu sürecek görme azlığısorunları da oluşabilmektedir. Doğumdan hemen sonra ve çocukluk döneminde çocukların göz şikayeti olmasa bile düzenli olarak mutlaka uzman bir göz hekimine muayene olması gereklidir.
Sol gözünde dışa kayması olan hastamızın cerrahi sonrası 1. gün görüntüsü

Şaşılığın Sebepleri
Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Sorunlu hamilelik dönemi, doğumun problemli olması, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılığa yol açabilir. Şaşılık için genetik yatkınlık da söz konusudur. Ailede gözünde kayma olan varsa çocuklarda şaşılığın görülme ihtimali artmaktadır.
Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden göz bozukluklarıdır. Şaşılığa yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma, ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir.
Göz kaslarımızın hareketini yöneten merkez beyindedir, bu nedenle sinirlerde oluşan felçler de gözde kaymalara neden olur. Geçirilen kazalar, kafa travması, ateşli hastalıklar ve ileri yaşta hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi bazı durumlarda göze gelen sinirlerde felçler oluşabilir. Bu şekilde oluşan şaşılıklarda tedavi felcin kalıcı olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Kas felçlerine bağlı gelişen kaymalar çocuklarda göz tembelliği, büyük yaş grubunda çift görmeye neden olabileceği için mutlaka tedavisi gereklidir.

Şaşılık Belirtileri
  • - Gözde paralelliğin kaybolması                           
  • - Göz sulanması
  • - Ağrı
  • - Baş ağrısı
  • - Çift görme
  • - Üç boyutlu görüntünün kaybolması
  • - Bulanık görme
  • - Baş veya yüzün bir yana dönük olması

Bebeklik ve çocukluk döneminde olan kaymaların bir kısmı yalancı kaymalardır. Yalancı kayma, göz kapaklarının ve burun kökünün genişliği ile ortaya çıkan yanıltıcı bir görünümdür. Bu durumun tam olarak aydınlatılabilmesi için mutlaka bir göz muayenesi yapılmalıdır.
Sürekli hep aynı gözün kayması görmenin o gözde daha az olduğunun belirtisidir ve önemlidir. Bu nedenle tek gözünde kayma olan bebek ve çocuklar hemen göz muayenesine götürülmelidir.

Göz Kapağı Hastalıkları

Üst göz kapağı estetik cerrahisini  özellikle üst kapakta oluşan katlantılarda başarılı bir şekilde uygulayabiliyoruz
GÖZ KAPAK SAĞLIĞI
Göz kapağı hastalıkları çok basit görünmekle birlikte tedavi edilmediği zaman ciddi problemlere neden olabilmektedir.


Göz kapağında en çok görülen hastalık alerjik durumlardır. Göz kapağı içerisinde bulunan yağ bezlerinin iltihaplanması sonucunda arpacık, tıkanması sonucunca şalazyon ve kapak kenarı kirpik diplerinde oluşan blefarit diye adlandırılan durumlar göz kapağı rahatsızlıklarındandır. Bir de bunlara ek olarak göz kapaklarında şekil bozukluğu oluşturan hastalıklar vardır. Göz kapağı şekil bozukluğu ptozis adı verilen kapağın düşüklüğüdür. Göz kapağı hastalıklarını oluşturan sebebe göre hastalıkları ilaç veya ameliyatla tedavi etmek mümkündür.
Gözde görülen belirtiler hastalığın sebebine göre değişmektedir. Alerjik durumlarda kaşıntı en belirgin ve kişiyi en çok rahatsız eden belirtisidir. Göz kapağında şişlik, gözün kendisinde yaşarma, kızarıklık ve ağrı olabilir. Eğer arpacık ve şalazyon gibi iltihabi bir durum varsa bunların belirtileri, daha belirgin şişlik ve kızarıklıktır. Kişiyi oldukça rahatsız eden ve ağrılı bir süreçtir. Blefarit belirtisi kapak kenarında kızarıklık ve kaşıntıdır.
Alerjik göz rahatsızlıklarında yapılan tedavi yöntemi bunlara neden olan etkenleri öncelikle ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır. Alerjik reaksiyonlar tamamen dış etkenlere bağlı olarak geliştiği için kişi bunlara maruz kalmadığı takdirde alerjik rahatsızlığı ortaya çıkmaz. Dış etkenlerden uzak kaldığı sürece hiçbir sorunla karşılaşmaz. Toz, polen, tüy alerjik reaksiyonu tetikleyen etkenlerdendir. Tedavide verilen ilaçlar hastalık belirtilerini iyileştirmeye yöneliktir.

7 Eylül 2017 Perşembe

Göz Yırtıkları

Retina gözün içini kaplayan vitreus jeli ile temas halindedir. Sağlıklı bir gözde vitreus jeli homojendir, sıkıdır, retinayı destekler ve retinayı alttaki koroid ve sklera gibi gözün dış kat dokularına doğru iter. Vitre jelinin bu viskoz kıvamı, homojen yapısı bazı özel durumlarda bozulabilir. Yüksek miyop, göz travması, intraoküler inflamasyon gibi hastalıklar vitreus jelinin sıvı kıvama geçmesini kolaylaştırır. Sıvı kıvama geçiş, çatı görevini gören vitreusun destekleyici özelliğini yitirmesine neden olur. Retinaya yapışık olduğu yüzeyden ayrılmaya baslar. Bu ayrılma sırasında bazı durumlarda retinayı çeker ve yırtık meydana gelir. Sıvı kıvama gelmiş vitreusun bu yırtık bölgesinden içeriye girmesi retina dekolmanına neden olur.



Retina Dekolmanı Neden Acil ve Tehlikelidir?

Retina dekolmani körlüğe kadar ilerleyebilecek bir hastalıktır. Retinanın yapışık olduğu tabakadan yırtılarak ayrılması, beslenmesini bozacaktır, hücrelerin ölmesi ile sonuçlanacaktır. Retina dekolmanı makulaya ilerlemesi merkezi görmenin kaybolmasına neden olur. Retina başarılı bir şekilde yerine oturtulsa bile, zaman kaybı olması kaybolan hücrelerin yerine gelmesini imkansız hale getirir. Böyle bir durumda eski görmenin aynen kazanılması en başarılı operasyonda bile imkansızdır.


Retina Yırtığının Tedavisi Nedir?
Retina yırtığının erken saptanması ve retina dekolmanı gelişmeden tespit edilip tedavi edilmesi son derece önemlidir. Retina yırtığının belirtileri ışık çakmaları ve uçuşan cisimlerdir. Bu belirtiler olduğu takdirde, mümkün olduğu kadar çabuk bir retina muayenesinden geçilmelidir.
Eğer muayene sırasında bir retina yırtığı saptandı ise ve bu yırtığın retina dekolmanına sebep olabileceğinden şüphe ediliyorsa tedavi edilmesi gereklidir. Tedavide yırtık laser ile kapatılmaktadır.
Retina Dekolmanı Tedavisi Nedir?
Retina dekolmanı geliştiyse, cerrahi müdahele yani ameliyat gereklidir. Ameliyat yöntemi, retina dekolmanına sebep olan retina yırtığının sayısına, büyüklüğüne, yerine, şekline ve retina dekolmanının süresine göre değişebilmektedir.

Göz İçi Kanamaları

Göz küresinin büyük kısmı, vitreus denilen yumurta akı kıvamında bir sıvı ile doludur. Bu sıvı içine meydana gelen kanamalara göziçi kanama (vitreus hemorajisi) adı verilir. Göziçi kanamalarının birçok sebebi olmakla birlikte büyük kısmı damarsal sebeplerdir. Özellikle şeker hastalığına bağlı gelişen diabetik retinopatinin ileri evrelerinde göziçi kanamaları sıktır. Bunun dışında retina damarlarında meydana gelen tıkanıklığın ardından da gelişebilir. Erken doğuma bağlı retina damarlarının gelişmemesi sonucunda, retina yırtığı varlığı ile birlikte, dolaylı ya da direkt travmaya bağlı, lösemi gibi sistemik hastalıklarla da ortaya çıkabilir. 

Göziçi kanamalarının en sık sebepleri aşağıda sıralanmıştır:
Diabetik retinopati (%32-54)Retina yırtığı ile birlikte (%12-44)Arka vitreus dekolmanı (%4-12)Retina dekolmanı (%7-10)Orak hücreli anemi (%1-6)Retinal makroanevrizma (%1-7)Yaş tip sarı nokta hastalığı (%1-5)Kafaiçi kanamalar ile birlikte (%1)Travma (%12-19)Retina ven tıkanıklığı (%4-16)


GÖZ İÇİ KANAMANIN BULGULARI NELERDİR?
Göz içi kanaması olan kişiler genellikle görme bulanıklığı, uçuşan cisimler, görmede dumanlanma, ışığa hassasiyet ve gölgelenme şikayeti duyarlar. Kanamanın yoğunluğuna göre bu şikayetler değişebilir. Hafif bir kanamada uçuşan cisimler ön planda iken orta derecede bir kanamada gölgelenme, yoğun kanamada görme azalması ön plandadır.
Gözde ağrı, göz içi kanamaya genellikle eşlik etmez. Ancak, komplikasyon olarak glokom (göz tansiyonu artışı) meydana geldiyse ya da bir travma söz konusuysa ağrı eşlik edebilir.
Göz içi kanamasında ultrasonografi oldukça yardımcı bir tanı yöntemidir. Kanama genellikle retina muayenesini imkansız hale getirir. Bu durumda ultrasonografi kanamanın yoğunluğu, retina ile ilişkisi, ve daha da önemlisi retinada yırtık ya da retina dekolmanı ile birlikte olup olmadığı hakkında fikir verir. Eğer erken dönemde vitrektomi ameliyatı ile kanamanın temizlenmesi düşünülmüyorsa sık aralarla ultrasonografi yapılmalıdır.

GÖZ İÇİ KANAMASININ TEDAVİSİ NEDİR?
Kanamanın tedavisi, altında yatan sebebe göre değişmektedir. Eğer sebep retina yırtığı ya da retina dekolmanı ise, acil olarak cerrahi ve/veya laser tedavisi gereklidir. Eğer diabet gibi sistemik bir damarsal hastalıktan dolayı meydana geldiyse baş yukarıda/ dik istirahat uygulanarak 1-2 haftada bir yapılacak sık kontrollerle takip edilmeli, 1-2 ay gibi bir sürede açılma olmadığı takdirde vitrektomi denilen kanama temizleme ameliyatı uygulanmalıdır.
Bu arada hastanın diabet, hipertansiyon ve kan hastalıkları gibi sistemik hastalıklar yönünden konsültasyonları yapılmalı, bu konudaki kan değerleri normalleştirilmelidir.
Makula denilen görme merkezinin sağlıklı olduğu durumlarda uygulanacak cerrahi sonrası görme kazancı da oldukça yüz güldürücüdür. Ancak diabetik retinopati, yaşa bağlı makula dejeneresansı gibi makulayı etkileyen hastalıklarda görme beklentisi nisbeten daha sınırlıdır.
Şeker hastalığına bağlı göz içi kanaması nedeniyle cerrahi yaptığımız hastam ile yıllar sonra...


Göz Tansiyonu (Glokom)

Halk arasında "Göz Tansiyonu" ya da "Karasu Hastalığı" olarak bilinen glokom, göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesidir. Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır. Kendini hastalığın en son aşamalarında fark ettiren sinsi bir hastalık olan glokom, geç tanı konulduğunda görme sinirinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlar oluşturabilmektedir.


Glokom Kimlerde Görülür?
Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir; ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom olabileceği anlamına gelmez.
40 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır.
Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler hastalığa karşı daha hassas hale gelebilir.
Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riski daha fazladır.
Ciddi göz yaralanmaları göz içi basıncı yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri; retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Bazı göz cerrahileri de ikincil glokom gelişimini tetikleyebilir.
Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır.
Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir.
Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önemlidir.

Ani olarak göz tansiyonu yükseldiğinde oldukça çarpıcı belirtiler ortaya çıkar. Görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözün arka tarafında bulunan şiddetli ağrı en belirgin şikayetlerdir. Fakat ani olarak yükselme az sayıda hastada ortaya çıkar, genel olarak göz tansiyonu yavaş yavaş artar ve bu sayede ağrı çok hissedilmez. Bu yüzden çoğu zaman hastalığı durdurma tedavisi için çoğu zaman geç kalınmış olur.


Katarakt Ameliyatı



Başarılı bir katarakt ameliyatı her zaman yüz güldürür.

Her iki göz katarakt cerrahisinden sonra her iki göz üst kapak cerrahisi mutlu bir sonuç doğurabiliyor.

Katarakt, göz hastalıkları içerisinde en çok görülenlerden biridir, görme duyusunun işlevini tamamen olmasa da, görme kalitesine zarar verecek derecede kaybetmesi en önemli belirtisidir. Tıbbi literatürdeki tanımı; göz bebeği arkasında yer alan şeffaf göz merceğinin şeffaflığını kaybetmesiyle meydana gelen görme bozukluğudur.


Katarakt hastalığının en önemli belirtileri nelerdir?
Hastalığının ilk evrelerinde görmeyle ilgili sıkıntılar yaşanmayabilir. Hastalığın belirtileri ilerleyen evrelerde daha fazla kendisini belli eder. Katarakt hastalığının en önemli belirtisi de, kuşkusuz görme yetisinde meydana gelen kayıplardır. Etrafın çift görülmesi, cisimlerin bulanık veya buğulu görülmeye başlanması, kataraktın önemli bir safhaya geldiğinin habercisidir.
İleri evrelerde kişinin gündelik hayatını olumsuz şekilde etkiler. Renklerin algılanmamaya başlanması, gece görüşün zayıflaması gibi olumsuzluklar araba kullanımının önünde engel teşkil eder. Kişinin uzun süre kitap okuyamaması, gözde ortaya çıkan miyoplukta hastalığın hayata yansıyan olumsuz taraflarıdır.

Kimler katarakt ameliyatı olmalıdır? Ne zaman katarakt ameliyatı olmalı?
Görme bozukluğu kişinin günlük yaşamını aksatacak kadar ilerlediğinde kataraktı ameliyatla alınmalıdır.Eğer katarakt tamamen olgunlaşıp buzlu cam gibi opak hale gelmişse daha acil bir şekilde tedavi edilmelidir. Olgunlaşmış bir kataraktın şişmesi ve hatta göz içinde dağılması bile mümkündür. Bu gibi değişimler,kalıcı görüş kaybı tehlikesi taşırlar.
Doğumsal kataraktlarda ise, görmenin engellendiği her durumda derhal ameliyat yapılmalıdır.Bunun dışında katarakt ameliyatının acilen yapılmasını gerektiren durumlar çok nadirdir.Şunu unutmayalım ki katarakt başladıktan sonra çoğu zaman ilerler. Ama ilerleme hızı genellikle yavaştır ve önceden tayin edemeyiz.Katarakt ameliyatının zamanlamasını hasta tayin etmelidir. Hekime düşen görev, hastanın görme şikayetlerinin ne kadarının katarakta bağlı olduğunu saptayıp hastaya bildirmektir.
Katarakt ameliyatının gerekliliği için görme keskinliği tek kriter değildir. Bir çok hasta, görme netliklerinin düşük olmasından şikayetçi olmayabilirler. Ya da görme netliği iyi olmasına rağmen değişik ışık koşullarında çok rahatsız olduklarını bildirirler. Güneşli günlerde sokakta daha az gördüklerini söyleyen hastalar olduğu gibi, geceleri otomobil farları, sokak lambalarının aşırı parlama ve yansıma yapıp dünyalarını kararttığından yakınan hastalar da çoktur. Kataraktın görsel şikayetlerinden bir tanesi gri tonu ve renkler arasında kontrastın kaybolmasıdır. Bu süreç uzun bir zaman aldığı için iki göz kataraktlarında hasta bu değişimi algılamayabilir. Tümsek ya da çukurların farkına varamaması, merdiven inerken ya da eşik atlarken kaza geçirmelerine neden olabilir. Göz hekimi, hastalarını bu yönden uyarır ve hastasının karar vermesini ister.
Çok beklemiş kataraktların çekirdekleri sertleşeceği ve bağları gevşeyebileceği için ameliyat işlemini zorlaştırabilirler. Çok daha uzun yıllar ameliyat olmayan hastaların, dalında meyvenin çürümesine benzetilebilecek şekilde, kataraktları da çürüyüp göz içi iltihabı yaratma, tansiyonu yükseltlme gibi yan etkiler yapabilme ihtimali vardır. Ancak bu derece olgunlaşmış kataraktlar hastanın görmesini de çok bozmuştur.
Katarakt Tedavisi
Kataraktın, ilaçlarla ya da gözlüklüklerle tedavi edilmesi mümkün değildir. Günümüzde kataraktın tek tedavisi cerrahi müdahaledir. Avrupagöz’ün uzman kadrosu, kullandığı ileri teknoloji cihazlar ve FDA onaylı merceklerle katarakt ameliyatı sorun olmaktan çıkıyor.
  
Fako Yöntemi: Uzman doktorlar tarafından yapılan inceleme sonrasında en uygun ölçülerdeki merceğin göz bebeğinin arkasına yerleştirilmesiyle tamamlanan tedavi şeklidir. Katarakt hastaları için fako yöntemi, ağrısız ve sızısız bir tedavi süreci anlamına gelir. Astigmat oluşum riskini düşürmesi, tedavi sonrasında gündelik hayata hemen dönülebilmesi ve küçük kesiyle tedavinin gerçekleşmesi, fako yönteminin giderek tercih edilebilirliğini artırmaktadır. Doktorun hasta üzerinde genel tetkikleri yapmasından sonra mercek numarası özel cihazlarla ölçülür ve göz bebeği ameliyata hazır bir hale getirilir. Bu aşamada hasta, ameliyat boyunca hareketsiz kalarak, doktorun daha iyi çalışmasını sağlar. Anestezi için göz damlaları kullanır. Böylece ameliyat boyunca kişi, herhangi bir ağrı duymaz. Korneada küçük bir kesi yapılır ve ardından ultrasonik sesler kullanılarak mercek göz içerisindeki küçük parçalara ayrılarak emilir. Daha sonra da katlanır şekildeki mercek göze yerleştirilir. Multifolak (Çok Odaklı Merceklerle) Tedavi: Uzak ve yakın görme bozukluklarını aynı anda tedavi edebilmek için geliştirilmişlerdir. Tedavi sonrasında kişi, gözlük kullanmadan uzak veya yakın cisimleri net bir şekilde görebilir. Tedavide kullanılan mercek, özel geliştirilmiş yapısı sayesinde ışığı farklı odak noktalarında toplayabilmekte ve böylece cisimlerin net bir şekilde algılanmasını sağlamaktadır.
Katarakt cerrahisi ile hem katarakt hemde gözlükten kurtulmak mümkün.




Gözlükten Kurtulmak İçin Lazer Tedavisi


Lazer; miyop, hipermetrop ve astigmat tedavisinde kullanılan cerrahi bir yöntemdir. Bazen lazer tedavisine uygun olmayan kişilere ise özel göz içi lens değişimi ameliyatları uygulanmaktadır. Bu ameliyatlar sayesinde de gözlüklerinizden kurtulabilirsiniz.

Lazer Ameliyatı Olmak İsteyen Kişilerde Hangi Özellikler Olmalıdır?

- 18 yaşın üzerinde olup gözlük veya lens kullanması.

- Son 1 yılda göz dereceleri 0,50 diyoptriden fazla değişmemiş olması.

- Miyopisi -10 diyoptriye kadar olması.

- Astigmatı -6 diyoptriye, hipermetropisi ise +4 diyoptriye kadar olması.

  • - Kornea dokusu kalınlığı yeterli olması.

  • - Kornea sivrileşmesi, göz tansiyonu gibi başka göz hastalığı bulunmaması.

  • - Romatizma, diyabet gibi sistematik hastalığı bulunmaması.

Lazerle Miyop Tedavisi

Yakını net olarak görüp uzağı net görememe hastalığına miyop denir. Göze gelen ışınların kornea bölümünde yanlış şekilde kırılarak ön kısımda odaklanmasından kaynaklanır. Lazer ameliyatı ile -10 dereceye kadar miyop sorunları çözülebilir.

Lazerle Hipermetrop Tedavisi

Hipermetrop ise yakını net görememe hastalığıdır. Göze gelen ışınların korneada yanlış kırılarak retinanın arka kısmında odaklanmasından dolayı yakındaki nesneleri bulanık görünmesine sebep olur. Lazer tedavisiyle +4 dereceye kadar hipermetrop sorunları çözülebilir.

Lazerle Astigmat Tedavisi

Her zaman bulanık görme hastalığına Astigmat denir. Göze gelen ışınların kornea bölgesinde yanlış şekilde kırılarak görüntüyü odaklayamamasından kaynaklanır. Lazer yöntemi ile -6 dereceye kadar astigmat tedavisi yapılabilir.

Lazerle Göz Çizdirme Ameliyatı Nasıl Yapılır?


Excimer Lazer, yani göz çizdirme ameliyatı göz bozukluklarını düzelten bir göz ameliyatıdır. Yukarıda lazerle miyop tedavisi, hipermetrop tedavisi ve astigmat tedavisi başlıkları altında bazı bölümler bire bir aynıdır. Bu üç göz bozukluğuna sebep olan durum aslında aynıdır. Gözlerimize gelen ışığın kornea bölümünde yanlış şekilde kırılması. İşte göz çizdirme ameliyatı ile gözlerimizde kornea bölümüne lazer ışınları ile müdehale edilerek, gözlerimize gelen ışığın doğru şekilde işlem görmesi sağlanır. Bu sayede göz bozukluğumuz tedavi edilmiş olur.
Lazer Ameliyatı Türleri
PRK ve LASEK Yöntemi
Aslında PRK ve Lasek yönetim iki ayrı yöntemdir. Fakat tek başlıkta toplamamızın sebebi iki yönetimde artık pek fazla kullanılmıyor oluşu. Aralarındaki ortak yön ise iki yöntemde de lazer işleminden önce gözün en dışındaki epitel doku kaldırılır ve lazer işlemi bundan sonra yapılır. PRK sistemi biraz daha eski bir yöntemdir. PRK yönteminde epitel doku, bir cerrahi alet yardımıyla sıyrılır. LASEK yönteminde ise bu doku, alkol yardımı ile tabaka şeklinde kaldırılır ve lazer işleminden sonra yerine koyulur. Ameliyat sonrasında 3 – 4 gün içerisinde dokular iyileşerek epitel dokuyu tekrar gözün üst kımına kaynaştırır. Fakat bu geçen süre oldukça acı verici ve sıkıntılı olabilir. Gözün tamamen iyileşmesi 3 – 4 haftaya kadar uzayabilir.
LASiK ve iLASiK Yöntemi
Lasik yöntemi bir önceki PRK ve LASEK yönteminden daha ileri bir teknolojidir. Bu yöntemde az önce bahsettiğimiz epitel doku kaldırılmaz. Bunun yerine keratom bıçağı adı verilen özel bir bıçak yardımıyla korneanın üzerinde bir kesik açılır. Bu kesik kapakçık şeklinde açılarak korneaya ulaşılır. Daha sonra lazer ışınları yardımıyla korneada ki bozukluk düzeltilir. Bu aşamadan sonra korneanın üzerinde kapakçık şeklinde kesilerek ayrılmış parça tekrar eskisi gibi yerine koyulur. Bu bölümün kendiliğinden yapışma özelliği olduğu için herhangi bir dikiş veya bandaja ihtiyaç duyulmaz. Lasik yönetimde ilk 24 saat biraz ağrı olabilir. Hasta bu dönemi ağrı kesiciler ile geçirir. Sonrasında göz kuruluğu yaşanacağı için hekimin verdiği göz damlaları intizam ile kullanılmalıdır.
iLasik yönteminin ise Lasik yönteminden tek farkı, gözün üzerindeki kesiğin bıçak yardımıyla değil, lazer yardımıyla kesilmesidir. Avantajı olarak da göze bıçak temas etmediği için olasılığı çok azda olsa mikrobik bir transfer gerçekleşmez. Bununla birlikte bir insan tarafından değilde bir makine tarafından işlem yapıldığı için hata olasılığı daha azdır.
TransPRK ( No Touch Lazer ) Yöntemi
Bu yöntem şu an uygulanan en teknolojik yöntemdir. No touch, ingilizce bir kelimedir ve bu yöntemde ‘temassız’ anlamına gelmektedir. Bu yöntemin en güvenilir olan yöntem olmasının sebebi, göze herhangi bir yabancı cisimle müdehale edilmiyor oluşu ve aynı zamanda gözün üzerinde herhangi bir kesik veya delik açılmıyor oluşudur. No touch lazer ile göz çizme işleminde yaklaşık olarak 1 dakikalık bir sürede sadece göze gelen lazer yardımı ile görme bozuklukları düzelir ve işlem sonrasında gözler bandaj ile kapatılmaz. Bu yüzden diğer yöntemlerde iki gözü aynı anda yapmak mümkün olmamasına rağmen, no touch lazer yönteminde aynı anda iki göz birden işlem görebilir. Hasta operasyon sonrasında gözleri açık şekilde eve gidebilir. Genellikle ilk 36 saatte gözlerde batma, sulanma, kızarma gibi şikayetler görülebilir. 4. günden sonra normal yaşama dönülür.
Lazer Göz Ameliyatı Sonrası
Lazer ile göz çizme ameliyatı sonrasında gelişecek komplikasyonlar genel olarak yapılan lazer türüne göre değişiklik gösterecektir. Fakat günümüzde en teknolojik olarak kullanılan Lasik, iLasik veya TransPRK yöntemleri hasta konforu açısından çok gelişmiş yöntemlerdir. Lasik ve iLasik yöntemlerinde hasta gözünde bandaj olarak ameliyattan çıkar. Göz hekiminin tavsiyesi doğrultusunda yaklaşık 24 saat sonra bandajı çıkarabilir. İlk 36 saat gözlerde batma, bulanık görme, kızarma ve bunun gibi şikayetler oluşabilir. Bunlar normal sonuçlardır. Yaklaşık 5 gün içerisinde bu şikayetler azalarak yok olur. Fakat lazer işlemi sonucunda göz kuruluğu ortaya çıkabilir. Bunun için göz hekimi hastaya özel göz damlaları önerecektir. Hastanın bu göz damlalarını aksatmadan mutlaka kullanması gerekir.
TransPRK yönteminde gözlerde herhangi bir kesik olmayacağı için hastanın gözüne bandaj uygulanmaz. Gözleri açık şekilde çıkar ve evine gidebilir. Fakat lazer tedavisi sonucunda ilk günlerde yukarıda bahsettiğimiz küçük rahatsızlıklar bu yöntemde de duyulabilir. Sabırlı olarak göz hekiminin önerdiği şekilde davranıldığında kısa sürede sorunlar düzelecektir.

2 Eylül 2017 Cumartesi

Sinan Bilgin Özgeçmiş

Adı soyadı: Sinan Bilgin
Doğum tarihi: 20.03.1982
Medeni durumu: Evli - 2 çocuk sahibi
Yabancı dili: İngilizce
Çalıştığı Kurumlar
2001-2007 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
2007-20011 Celal Bayar Üniversitesi Göz Hastalıkları Uzmanlık eğitimi
2011-2013 Tire Devlet Hastanesi
16.6.2016 tarihinden itibaren Özel Medifema Hastanesinde çalışmaktayım.
Doktora Tezi: Subklinik Multiple Skleroz Hastalarının Desen Görsel Uyarılmış Potansiyeller ve Görme Alanı Testi ile Değerlendirilmesi
Tez Hocası: Prof. Dr. Süleyman Sami İlker
Projeler
Proje No : 2010002(Celal Bayar Üniversitesi)
Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Süleymen Sami İlker
Görme Keskinliği Tam Olan Multiple Skleroz Hastalarının 1derece(60 dakika) ve 0.3 derece(18 dakika) patern VEP ve santral 30 Görme Alanı ile değerlendirilmesi, elde edilecek) patern VEP ve santral 30 Görme Alanı sonuçlarının birbiriyle uyumunun ölçülmesi
Uluslararası yayınlar
1.Bilgin S, Kayikcioglu O. Chandelier Retroillumination assisted cataract surgery during vitrectomy. Eye (2016) 00, 1–3. doi:10.1038/eye.2016.112
2.Bilgin S, Kayikcioglu O, Can B, Taneli F. Solution for Dead Space Problem in Ranibizumab Syringe System. An International Journal 2015;3: 40-42.
3.Bilgin S, Kayikcioglu O. Removal of extruded Ex-press miniature glaucoma device in a case with Ahmed glaucoma valve: a case report. Int J Ophthalmol Clin Res 2016; 3(1):
4.Bilgin S, Kayikcioglu O. Anterior Location Of Intravitreal Dexamethasone Implant Due To Kyphosis In A Patient With Anchlosing Spondylitis. International Journal of Current Research 2015; 7: 12918-12920.
5. Kayıkcıoglu O, Bilgin S, Uyar M. Review on the Eyedrop Self-Instillation Techniques and Factors Affecting These Techniques in Glaucoma Patients. Scientifica 2016;http://dx.doi.org/10.1155/2016/9183272
6. Kayikcioglu O, Bilgin S, Ulusoy M.Intraoperative corneal incision evaluation with Trypan blue technique. Int J Ophthalmol Clin Res 2016;3(2):
7.Cavdar E, Ozkaya A, Ozkaya H, Bilgin S, Gultekin O, Babayigit M. The Relationship of HLA-B27 and HLA-B51 on Non-Behcet Uveitis. An International Journal 2015; 3: 1-8
8. Baser G, Uyar M, Topaloglu AS, Un ES, Yildirim SY, Bilgin S. Long-term Evaluation of Laser Retinopexy in Retinal Breaks: A Review and the Importance of Lifetime Follow-up. Nigerian Journal of Ophthalmology 2014;22(1): 30-33.
9. Baser G, Karahan E, Bilgin SEvaluation of the diurnal intraocular pressure fluctuations and blood pressure under dehydration due to fasting. J Fasting Health. 2016;4(4):124-129
10. Toyran S, Bilgin S, Akay F. Retinoschisis in Congenital Hypopituitarism with Short Stature: A new Clinic Entity? British Journal of Medicine & Medical Research.2016;17(1):1-4.
Ulusal yayınlar
11. Bilgin S, İlker SS, Çavdar E, Türker İ. Subklinik Multiple Skleroz Hastalarının Desen Görsel Uyarılmış Potansiyeller ve Görme Alanı Testi ile Değerlendirilmesi. Turk J Ophthalmol 2014; 44: 83-87.
12.Bilgin S, İlker SS, Türker İ, Kılıç Ş. Septo-Optik Displazi: Olgu Sunumu. Turk J Ophthalmol 2014; 44: 149-151.
13.Bilgin S, Kayıkçıoğlu ÖPrimer Açık Açılı Glokomda Goldmann Aplanasyon Tonometresi, Dinamik Kontur Tonometre ve Oküler Cevap Analizörü Sonuçlarının Karşılaştırılması. Glo-Kat 2014;9: 37-41.
14.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö. Klasik Retina Dekolman Cerrahisi ve Pars Plana Vitrektomi Kombine Edilen Hastada Gelişen Konjonktival Granülom. Ret-Vit 2015;23: 262-264.
15.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö, Başer E. Göz içi basıncı yüksek glokom hastalarında başlangıç tedavisi olarak latanoprost ve dorzolamid/timolol fiks kombinasyon etkinliğinin değerlendirilmesi. JCEI 2014; 5: 604-607.
16.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö. Regmatojen Retina Dekolmanı Tedavisinde Skleral Çökertme ve Pars Plana Vitrektomi Sonuçlarının Değerlendirilmesi. Ret-Vit. 2016; 24(1):41-44
17.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S. Retina Dekolman Cerrahisi Sonrası Subfoveal Perflorokarbon. Ret-Vit 2014;22 : 55-58.
18.Kayıkçığlu Ö, Bilgin S. Ön kamara koruyucu altında modifiye derin skleral trabekülektomi cerrahisi sonuçlarımız. JCEI. 2014; 5: 544-547.
19. Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S. Skleral Çökertme. Turkiye Klinikleri J Ophthalmol 2016;9(2):26-32
20. Toyran S. Bilgin S. Fakoemülsifikasyon Cerrahisinde Viskoelastik Madde veya İrrigasyon Vasıtasıyla Yapılan İntraoküler Lens İmplantasyonunun Postoperatif Göz içi Basınçlarına Etkilerinin Karşılaştırılması. MN Oftalmoloji. 2016; 23(4):210-213
21Toyran S, Bilgin S, Karahan E, Uyar M, Akay F. Primer Açık Açılı Glokomda Görme Alanı ve Yüksek Çözünürlüklü Optik Koherens Tomografinin karşılaştırılması. Glo-Kat 2017;12:26-31.
22.Yılmaz O, Çavdar E, Bilgin S. Hipertansif Hastada Spontan Subkonjonktival Serohemorajik Kist Gelişimi. MN Oftalmoloji 2016; 23(1):50-51
23. Karahan E, Kartı Ö, Bilgin S, Kaynak S. Yırtıklı Retina Dekolmanı Tedavisinde Pars Plana Vitrektomiye Skleral Çökertme Eklenen Ve Eklenmeyen Hastaların Sonuçlarının Karşılaştırması. Turkiye Klinikleri J Ophthalmol 2017;26(1):32-36
24.Kayıkçıoğlu Ö, Şahin B, Emre S, Bilgin S. Transskleral Diod Lazer Siklofotokoagülasyon Sonrası Silier Cisim Kalınlığının Ultrason Biyomikroskopi ile Değerlendirilmesi. Glo-Kat. 2016; 11(1): 044-047
Sözel Sunumlar(uluslar arası ve ulusal toplantılarda)
1.Uyar M, Bilgin S, Karahan E. et al. Comparison of the effects of subtenon injection of bevacizumab and interferon alfa-2a on corneal angiogenesis in an alkali burn induced model. 45th ECLSO European Contact Lens and Ocular Surface Congress. 16-17 October 2015
2.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S, Uyar M. Glokom hastalarında göz damlası uygulama tekniklerinin ve bu teknikleri etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi. TOD 49. Ulusal Kongresi 2015.
3. Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S. Ahmet Valv İmplantasyonu ve Fakoemülsifikasyon Kombine Cerrahisi. TOD XVII. “Glokom Video - Cerrahi Sempozyumu” 12-13 Aralık 2015.
4.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S. Glokom Cerrahisi Sonrası Ekspulsif Hemoraji Drenajı. TOD XVII. “Glokom Video - Cerrahi Sempozyumu” 12-13 Aralık 2015.
5.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S. Ekspres Tüp Eksplantasyonu. TOD XVII. “Glokom Video - Cerrahi Sempozyumu” 12-13 Aralık 2015.
6.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö, Emre S. Ön Kamara Koruyucu Altında Modifiye Derin Skleral Trabekülektomi Cerrahisi Sonuçlarımız. TOD 44. Ulusal Kongresi 2010.
Posterler
1.Bilgin S, Uyar M, Karahan E, Ün E, Topaloğlu A. Karotis İntima Media Kalınlığı ile Fovea ve Optik Disk Çevresi Koroid Kalınlığının İlişkisinin Değerlendirilmesi. TOD 49. Ulusal Kongresi
2.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö, Can C, Taneli F. İntravitreal Ranibizumab Enjeksiyonunda Ölü Boşluk Sorunu. TOD 48. Ulusal Kongresi.
3.Bilgin S, Kayıkçıoğlu Ö. Klasik Retina Dekolmanı Cerrahisi Ve Pars Plana Vitrektomi Kombine Edilen Hastada Gelişen Konjonktival Granulom. TOD 48. Ulusal Kongresi.
4.Bilgin S, Seymenoğlu G, Gülhan C, Başer E. Oküler Cevap Analizörü ile Ölçülen Göz İçi Basınç Değerlerinin Goldman Applanasyon Tonometrisi Ve Nonkontakt Tonometre İle Karşılaştırılması. TOD 43. Ulusal Kongresi 2009
5.Bilgin S, Seymenoğlu G, Gülhan C, İlker S, Kayıkçıoğlu Ö. Tanıda Gecikilmiş Bir İntraorbital Organik Yabancı Cisim Olgusu. Tod 43. Ulusal Kongresi 2009
6.Bilgin S, İlker S, Türker İ, Çavdar E. Görme Keskinliği Tam Olan Multiple Skleroz Hastalarında Patern VEP Ve Görme Alanı Bulgularının Değerlendirilmesi. TOD 47. Ulusal Kongresi 2014
7. Bilgin S, İlker S. S. Olgu Sunumu: Tek Taraflı Görme Kaybının Nadir Bir Sebebi; Septo-Optik Displazi. Tod 47. Ulusal Kongresi 2014
8.Türker İ, Bilgin S, Uyar M. Sağlıklı Bireylerde Spectral OKT İle RNLF Ölçümlerinin Tekrarlanabilirliği. TOD 48. Ulusal Kongresi.
9.Türker İ, Bilgin S, Uyar M, Mağın M, Ün E, Cengiz H, Başer G, Altundal A. Katarakt Hastalarında Ultrasonik Pakimetri Ve Spectral Domain OKT İle Ölçülen Santral Kornea Kalınlıklarının Karşılaştırılması. TOD 48. Ulusal Kongresi.
10.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S, Alp Ş. Ankilozan Spondilitli Bir Hastada Deksametazon İmplant Uygulanmasında Posturün Önemi. TOD 48. Ulusal Kongresi.
11.Kayıkçıoğlu Ö, Bilgin S, Eser E, Alp Ş. Yırtıklı Retina Dekolmanlarında PPV Ve Klasik Retina Dekolmanı Cerrahisi Uygulanan Olgularımızın Karşılaştırılması. TOD 48. Ulusal Kongresi.
12.Ün E, Uyar M, Bilgin S, Karahan E, Topaloğlu A Non-Sjögren Kuru Göz İle D Vitamini Eksikliği Arasındaki İlişki. TOD 49. Ulusal Kongresi
13.Uyar M, Türker İ, Bilgin S, Mağın M, Kılıçaslan S, Cengiz H, Ün E. Psödoeksfoliasyonlu Hastaların Sensöri Nörinal İşitme Kaybı Açısından Değerlendirilmesi. TOD 48. Ulusal Kongresi.
14.Kocakaya A, Uyar M, Yıldırım S, Bilgin S, Topaloğlu A, Ün E. Sertraline başlanan çocuk hastada anizokori görülmesi. TOD 49. Ulusal Kongresi
15.Uyar M, Ün E, Topaloğlu A, Bilgin S. İntravitreal Uygulamalarda İşlem Öncesi Dilatasyonun Lens Teması Açısından Önemi.. TOD 49. Ulusal Kongresi
16.Kayıkçıoğlu Ö, Kayıkçıoğlu M, Bilgin S, Erakgün T. Retinal Ven Dal Oklüzyonlarında Vasküler Endotel Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi. TOD 49. Ulusal Kongresi
17. Ün E, Yıldırım H, Uyar M, Bilgin S, Başer G. İzmir İli Güney Bölgesinde Göz Polikliniğine Başvuran Hastaların Demografik ve Klinik Özelliklerinin Değerlendirilmesi. TOD 48. Ulusal Kongresi.
18. Cavdar E, Ozkaya A, Ozkaya H, Bilgin S, Gultekin O, Babayigit M. HLA B27 Ve HLA B51 İn Behçet Olmayan Üveit Hastalarındaki Klinik Özellikleri, Tedavi Gereksinimleri, Oküler Komplikasyonlar Ve Görme Düzeyi Üzerinde Etkisi. TOD 47. Ulusal Kongresi 2014
19.Kayıkçıoğlu Ö, Seymenoğlu G, Bilgin S, Ulusoy O, Zorlu S. Diabetik Hastalarda Fokal – Grid Ve Panretinal Laser Uygulamalarında Pascal Lazer İle Standart Laser Parametrelerindeki Tedavilerde Gelişen Ağrı Miktarının Karşılaştırılması. TOD 45. Ulusal Kongresi 2011
20.Altundal A, Uyar M, Ün E, Başer G, Topaloğlu A, Bilgin S. Atipik Bir Okuler Toxoplazmozis Olgusu. TOD 48. Ulusal Kongresi.
21.Yıldırım H, Uyar M, Ün E, Topaloğlu A, Başer G, Bilgin S.Kadın Doğum Uzmanı Şalazyon Operasyonu Yaparsa. TOD 48. Ulusal Kongresi.
22.Kocakaya A, Karahan E, Uyar M, Yaman S, Topaloğlu A, Bilgin S. Transsfenoidal sinüs cerrahisi sonrası gelişen ani görme kaybı. TOD 49. Ulusal Kongresi
Üyesi Olduğum Dernekler
Türk Tabipler Birliği
Türk Oftalmoloji Derneği
Türk Oftalmoloji Derneği Genç oftalmologlar Grubu